30 Kasım 2019 Cumartesi

ORHAN VELİ/ AŞK RESMİ GEÇİTİ

AŞK RESMİ GEÇİTİ
Birincisi o incecik, o dal gibi kız.
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? ilk  göz ağrısı

İkincisi Münevver Abla, benden  büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
O mektupları hatırladıkca

------------------------------çıkar
------------------------------dururduk mahallede
-----------------------------------------halde
-------------------------------yan yana yazılırdı duvarlara
------------------------------------yangın yerlerinde.

Dördüncüsü azgın bir kadın.
Açık saçık şeylere anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım.
Kaç defa geçti rüyama girdi.

Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
Onun adı da Nurinnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurinnisa

Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
Ama ben pek varamadım tadına.
Bütün kibar kadınlar gibi
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.

Sekizinci  de o bokun soyu.
Elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı küplere bin.
Üstelik.......
Yalanın düzenin bini bir para.

Ayten'di dokuzuncunun adı.
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.

Onuncusu akıllı çıktı
........gitti.........
Ama haksız da  değildi hani.
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.
İki gönül bir olunca
Samanlık seyranmış ama,
İki çıplak da, olsa olsa,
Bir hamama yakışırmış.

İşine bağlı bir kadındı on birinci.
Hoş, olmasın da ne yapsın,
Bir zalimin yanında gündelikçi.
.........................leksandra
Geceleri odama gelir,
Sabahlara kadar kalır.
Konyak içer sarhoş olur,
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.

Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
 Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
 Yaşamayı sevdiği kadar.


ORHAN VELİ/ RAHAT

RAHAT
Şu kavga bir bitse dersin,
Acıkmasam dersin,
Yorulmasam dersin;
Çişim gelmese dersin,
Uykum gelmese dersin;
ÖLSEM DESENE!

ORHAN VELİ/CEVAP

CEVAP
                                                                             -ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen koministsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen,
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!




28 Kasım 2019 Perşembe

Albert Camus / Yabancı

Albert Camus’un kitabı insanı derin bir buhrana sokuyor. Olayın basit ama gerçekçi yanı ayrıca adamın suçlu ve suçsuz yanlanları iç dünyanda gerçekçi bir savaşa dönüşüyor. Kendi içindeki ölüm paradoksu ayrıca ketum bir hiçliğe sürüklüyor insanı...
En büyük şokum ise kitabı okumaya başlamadan yazarın hayatından bir kesit okuduğumda Cezair doğumlu olması Cezair tarihine ilgi duymama neden oldu. Bu bilgi Avrupalıların Cezairde yaklaşık 100 yıl yaşamış olmaları ve yarım milyonu aşkın insanın bulunması...neden hep göç var ...niye oraya geldiler neden tekrar gönderildiler...

25 Kasım 2019 Pazartesi

İhlas Suresi fazileti

İHLÂS SÛRESİNİN FAZİLET VE SIRLARI

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yolculuğa çıktığı zaman şöyle buyururdu: “Sizden herhangi bir kimse bir gecede Kuran’ın üçte birini okumaktan aciz midir?” Ashabı Kiram (Radıyallahü Anhüm): “Kuran’ın üçte birini nasıl okuyabilir(iz)” diye sordular. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kul hüvallahü Ehad üçte birine denktir.”(1)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Canımı gücü ve kuvveyitle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bu sure Kuran’ın üçte birine denktir.”(2)

Ebu Hureyre (Radıyallahü Anh) anlatıyor: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve: “Size Kuran’ın üçte birini (200 sayfasını) okuyayım” buyurdu. Arkasında da “Kul Hüvellahü ehad…” diyerek bütün sureyi bitirinceye kadar okudu.(3)

Ebu Saîd el-Hudri (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Bir adamın İhlas suresini tekrar tekrar okuduğunu gördüm. Hemen ertesi gün Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e giderek durumu anlattım. Çünkü adam okuduğunu adeta azımsıyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kuvvet ve iradesi sayesinde yaşadığım Allah’a yemin ederim ki bu sure fazilet bakımından Kuran’ın üçte birine denktir.“(4)

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber yürüyordum. Bir ara Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)İhlas suresini okuyan bir ses duydu ve “Vacip oldu” buyurdu. Ben:

-“Ne vacip oldu ey Allah’ın Resulü?” diye sorunca:

-“Cennet” buyurdu.

Bunun üzerine ben gidip okuyan adama müjdeyi vermek istedim, fakat Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber yemek yeme fırsatını kaçıracağımdan korktum. Onun için Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)ile yemek yemeyi tercih ettim. Daha sonra adamı aradım, fakat onu yerinde bulamadım, gitmişti.(5)

Bir kimse fakirlikten ve geçim sıkıntısından Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e şikayette bulundu. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:

-“Evine girdiğin vakit kimse varsa, selam ver. eğer kimse yoksa Benim üzerime selam (salavat) getir ve bir defa İhlas suresini oku” buyurdu.O kimse Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in bu emirlerini yerine getirdi. Allah’u Teala ona öyle bol rızık verdi ki, komşularına dağıtmaya başladı.(6)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kulları kendisini hamd etmeden önce, Allah’ın kendisini övdüğü ve methettiği Fatiha ve İhas sureleriyle şifa isteyiniz.”(7)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Yanını yatağa koyduğunda, Fatiha-i Şerife’yi ve İhlas-ı Şerif’i okursan, muhakkak ki ölüm hariç (böcekler, hırsızlar ve eziyet veren) her şeyden kurtuldun.“(8)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim İhlas suresini namazda veya namaz dışında okursa, Allah ona cehennem beraatı verir.”(9)

Enes bin Malik (Radıyallahü Anh) anlatıyor: Bir adam:

-“Vallahi ben doğrusu İhlas suresini gerçekten seviyorum!” dediğinde Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

-“Onu sevmen seni Cennet’e sokmuştur.!” buyurdu.(10)

Hazreti Aişe (Radıyallahu Anhâ) anlatıyor: “Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) askeri bir birliğin başına bir adamı komutan yapmıştı. Bu zat arkadaşlarına namaz kıldırırken, her seferinde kıraatini İhlas suresi ile tamamlıyordu. Döndükleri zaman durumu Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e söylediler. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’de:

-“Sorun ona niçin öyle yapıyormuş?” buyurunca, o:

-“İhlas suresi, Allah’u Teala’nın sıfatlarını kendinde toplamıştır. Ben onu okumayı çok seviyorum! diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

–“Ona haber verin, Allah’u Teala da onu seviyor.”(11)

Enes bin malik (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Ensar’dan bir adam vardır. Ku’ba mescidinde imamlık yapardı. Okuyabileceği bir sureyi namazda onlara okuyacağında İhlas suresi ile başlar sonra başka bir sure okur ve her rekatte aynen böyle yapardı. Arkadaşları kendisiyle konuştular ve şöyle dediler:

-“Sen bir sureyi okuyor, onu yeterli görmeyip başka bir sure daha okuyorsun. Ya daima bu sureyi oku veya diğerlerini oku( yani aynı rekatta ikisini birden okuma)!”

Ensar’dan olan bu kimse dedi ki:

-“Ben bu İhlas suresini okumayı bırakacak değilim. Size bu sure ile namaz kıldırmamı isterseniz yaparım istemiyorsanız imamlığı bırakırım.” dedi. Cemaat onu aralarında en faziletli kimse biliyorlardı, başkasını imamlık yapmasına gönülleri razı olmadı. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)kendilerine uğrayınca durumu O’na haber verdiler. Bunun üzerine (imamı çağırarak):

-“Ey filan dedi; cemaatin söylediğinden seni alıkoyan ve her rekatta bu sureyi okumaya seni yönelten sebep nedir?” buyurdu. O kimse de:

-“Ey Allah’ın Resulü! Ben bu sureyi seviyorum”, deyince, Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şu müjdeyi verdi:

-“Bu sureyi sevmen, cennete girmene sebep olacaktır.”(12)

Ebu Ümame el-Bahili (Radıyallahu Anh) diyor ki: Cebrail (Aleyhisseklam) Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e Tebük’te geldi:

-“Ya Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)! Muaviye el-Müzeni’nin cenazesine yetiş (namazını kıl, o Medine’de vefat etmiştir), dedi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem namazını kılmak için) çıktı. Cebrail (aleyhisselam) da yetmiş bin melek ile indi. Sağ kanadını dağlar üzerine koydu da onlar eğildiler. Sol kanadını da yerler üzerine koydu da onlar düzeldiler. Öyle ki, Mekke ve Medine’yi gördü. Böylece Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cebrail (Aleyhisselam) ve melekler namazını kıldı. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) namazı bitirince sordu:

-“Ya Cebrail! Muaviye hangi şeyle bu dereceye ulaştı?” Cebrail (Aleyhisselam) şöyle cevap verdi:

-“İhlas suresini ayakta, süvari ve yaya yürürken okumakla!”(13)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim öleceği hastalığında İhlas suresini okursa:

(1) O kişi kabirde sual görmez.

(2) Kabir sıkıntısından

(ve azabından) kurtulur.

(3) Kıyamet gününde melekler onu elleri üzerinde taşır, hatta bu şekilde sıratı geçer ve cennete girer.”(14)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Üç şey vardır ki, her kim (kıyamet gününde) imanla beraber onları getirirse, cennetin kapılarından dilediğinden girer ve hurilerden istediği ile evlendirilir. (Bunlar:)

(1) Katilini (bir yakınını öldüreni) affeden,

(2) (Allah’u Teala’dan başka kimsenin bilmediği) gizli borcu ödeyen,

(3) Her farz namazın arkasından on kere İhlas suresini okuyandır.” (15)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim farz namazının arkasından on kere İhlas suresini okursa, muhakkak ki Allah’u Teala o kişiye rızasını ve mağfiretini vacip kılar.”(16)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

–“Kim -Kul hüvellahü Ehad-
suresini tamamlayıncaya kadar 10 defa okuyacak olursa, Allah ona cennette bir köşk bina eder. Her kim yirmi defa okursa, bu sebeple Cennette onun için iki köşk yapılır. Kim de onu otuz defa okursa, bundan dolayı Cennet’te onun için otuz köşk yapılır!”

Bunun üzerine Hazreti Ömer (Radıyallahü Anh):

-“O halde ey Allah’ın Resulü! Biz de çok okuruz” deyince, Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

-“Allah’ın mükafatı (gücü ve cenneti) daha geniştir.“(17)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim günahlardan sakınmak şartıyla sabah namazından sonra 12 defa İhlas Suresini okursa, Kuran’ı dört defa okumuş gibi sevap kazanır ve yeryüzü halkının en faziletlisi olur!“(18)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim her gün elli defa İhlas Suresini okursa kıyamet gününde kabrinden şöyle çağrılır: “Kalk! Ey Allah’ı öven zat, Cennete gir!“(19)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim İhlas suresini elli defa okursa, Allah ona elli yılın günahlarını bağışlar!”(20)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim sabah namazını kıldıktan sonra, kimseyle konuşmadan 100 kere İhlas suresini okursa, her ihlas suresini okuyuşunda bir senelik günahı affolunur.”(21)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim ki, İhlas suresini yüz defa okur da şu dört şeyden de sakınırsa, Allah onun elli senelik günahını bağışlar. Bunlar, Adam öldürme, Haksız yere başkasının malını zimmetine geçirme, Zina etme, İçki içme.”(22)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Namaz içinde veya dışında 100 kere İhlas suresini okuyan kişiye cehennemden berat verilir.”(23)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim uyumak istediğinde sağ tarafına yatar da, 100 kere İhlas suresini okursa, kıyamet günü olduğunda, Rab Teala ona: -Ey Kulum! Sağ tarafından cennete gir- buyurur”(24)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim sabah namazını cemaatle kılar da, namaz kıldığı yerde oturup, 100 kere İhlası Şerif’i okursa, Allah’u Teala onunla kendisi arasındaki Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği günahları affeder.”(25)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim İhlas suresini her gün 200 kere okursa elli senelik günahı silinir. Ancak üzerindeki kul borcu bunun dışındadır.”(26)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim (günde) 1.000 kere İhlas suresini okursa, canını Allah’ü Teala’dan satın almış olur (cehennemden kurtarır).”(27)

Rivayet Edildi ki:Kabristanın önünden geçen bir kişi, 11 kere İhlas suresini okuyup orada yatan müslümanların ruhuna bağışlarsa, orada yatan ölülerin sayısı kadar sevap alır.Bir yolculuğa çıkmak isteyen kimse, evinin kapısını çekip ayrılınca 11 defa İhlas suresini okursa, o dönünceye kadar Allah onu ve ailesini muhafaza eder.Bir kimse İhlas suresini abdestli olarak okumaya devam ederse, Allah’u Teala o kimseye ölüm halini ve kabir sualini kolaylaştırır, kıyametin dehşetinden ve mahşer yerinin susuzluğundan bu sure hürmetine o kimseyi korur.100 defa okuyan, kamil bir iman’a ere. 10 defa okuyan kimsenin amel defterine günah yazılmaz. 1.000 defa okuyanın vücudu kabirde çürümez. 10.000 defa okuyan, her murada ulaşır.Maddi ve manevi bir sıkıntısı olan, bu sureyi okuyup dua ederse, Allah’ın yardımıyla sıkıntılardan kurtulur.

Dipnot ve Kaynaklar:

1 - Buhari, Fedâilü’l-Kur’ân, 13; Müslim, Müsafirin 259; Tirmizi, Fedailü’l-Kuran 11; Nesai, İftitah, 27; Darimi, Fedailül Kuran, 17
2 - Buhari, Fedâilü’l-Kur’ân, 13; Müslim, Müsafirin 27; Ebu Davud, Vitr, 18; Tirmizi, Hâc, 95; Darimi, Fedailü’l-Kurân, 24; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/173, 3/8; İbni Mace, Edeb, 17
3 - Müslim, Müsafirin, 199
4 - Buhari, Fedâilül-Kur’ân, 66/13; Malik, Muvatta’, 15/16
5 - Tirmizi, Sevâbül-Kur’ân, 11; Mâlik, Muvatta’, 15/17; Hakim, Müstedrek, 1/566; Nesai, Amelül-Yevm, 702
6 - Kurtubî, Câmi’ul-Ahkâmil-Kur’ân, 20/224; Sehâvî, el-Kavlül-Bedî’, s.273
7 - Suyûtî, Câmi’ussağir, 1/490, no.977
8 - Münzirî, Tergîb ve Terhîb, 1/416
9 - Suyûtî, el-İtkân, 2/339
10 - Dârimi, Fedâilü’l-Kur’ân, 24, no.3438
11 - Buhârî, Ezân, 106 Tevhid, 1;Müslim, Salât, 263; Nesâî, İftitah, 69
12 - Tirmizi, Fedâilu’l-Kur’ân, 11; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 24v
13 - İbni Sunnî, Sahîh, 179
14 - Suyutî, El-Tikân, 2/339
15 - Ali, el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, 15/810, no.43220; Suyûtî, Câmi’ussağir, 3/290, no. 3424; İbni Asâkir
16 - Gümüşhanevi, Râmuzu’l-Ehâdîs, no.5468
17 - Ahmed bin Hanbel, Müsned, 3/437; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 24
18 - Taberânî, Mu’cemüss-sağir, 111
19 - Taberânî, Mu’cemüss-sağir, 781
20 - Dârimi, Fedâilü’l-Kur’ân, 24, no.3441
21 - Heysemi, Mecme’uzzevâid, 10/112
22 - Suyuti, Câmiussağir, 6/202, no.8950; Beyhakî, Şü’abül-İmân
23 - Zebidi, İthaf, 3/294
24 - Tirmizi, Fedailül-Kuran, 11; Darimi, Fedailül-Kuran, 27
25 - Ali el-Müttaki, Kenzü’l-Ummal,2/152 no.3548
26 - Tirmizi, Fedailül-Kuran, 11
27 - Gümüşhanevi, Ramuzul-Ehadis, 438,5467

24 Kasım 2019 Pazar

Alfred Adler (1870-1937)

Avusturalyalı ruh bilimci. Başlangıçta birlikte çalıştığı Freud’dan koparak “bireysel ruh bilim” adını verdiği kendi öğretisini geliştirdi. İnsanlardaki yükselme hırsının aşağılanmaya tepki olduğuna ve güç kazanma gereksiniminden kaynaklandığına dayanan kuramı “ aşağılık kompleksi” teriminin doğmasına yol açtı.
 Adler, ayrıca nevrozun çevreyle çatışmanın sonucu olduğunu savunmuş, ruhsal tedavinin hastayla eşit düzeyde görüşmeler yapma yoluyla , yanlış yaşama biçimine yol açan “ toplumsal ilgi eksikliği “ gidermeye ve insan ilişkilerini geliştirip güçlendirmeye yönelik olması gerektiğini vurgulamıştır

18 Kasım 2019 Pazartesi

KURANI KERİMDEKİ DUA AYETLERİ


1/6-7; 2/126-129, 200-201, 250, 285-286; 3/8-9, 15-17, 26-27, 35, 38, 52-53, 146-147, 191-194; 4/75; 5/24-25, 82-83, 114; 7/22-23, 47, 88-89, 125-126, 151, 155-156; 10/84-85, 88-89; 11/45-47; 12/32-34, 101; 14/35-41, 44; 17/24, 80; 18/9-10; 19/1-10; 20/25-35, 113-114; 21/112; 23/26, 28-29, 38-39, 93-94, 97-98, 117-118; 26/83-89, 117-118, 168-169;
 27/18-19; 28/15-17, 20-24; 29/30; 34/18-19; 37/99-100; 38/34-35; 39/46; 40/7-9; 44/10-12; 46/15; 59/10; 60/4-5; 66/8, 11; 71/26-28
1/6,7- Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
10/84- Mûsâ, "Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah'a iman etmişseniz, eger O'na teslim olmuş kimseler iseniz, artik sadece O'na tevekkül edin" dedi.
10/85- Onlar da şöyle dediler: "Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!"
10/88- Mûsâ şöyle dedi: "Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun'a ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler."
10/89- Allah da, "Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin" dedi.
11/45- Nûh Rabbine seslenip şöyle dedi: "Rabbim! Şüphesiz oglum da âilemdendir. Senin va'din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin."
11/46- Allah, "Ey Nûh! O asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim" dedi.
11/47- Nûh, "Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkinda bilgim olmayan şeyi istemekten sana siginirim. Eger beni bagişlamaz ve bana acimazsan, şüphesiz ziyana ugrayanlardan olurum" dedi.
12/101- "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat."
12/32- Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: "İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak."
12/33- Yûsuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi.
12/34- Rabbi onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
14/35- Hani İbrahim demişti ki: "Rabbim! Bu şehri güvenli kil, beni ve ogullarimi putlara tapmaktan uzak tut."
14/36- "Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin."
14/37- "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler."
14/38- "Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizledigimizi de, açiga vurdugumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
14/39- "Hamd, iyice yaşlanmiş iken bana Ismail'i ve İshak'ı veren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayi işitendir."
14/40- "Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle."
14/41- "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla."
14/44- (Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, "Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim" diyecekler. Onlara şöyle denilecek: "Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?"
17/24- Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: "Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı."
17/80- Deki: "Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver."
18/10- Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi.
18/9- Yoksa sen, (sadece) Ashab-i Kehf ve Ashab-i Rakîm'i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?
19/1- Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.
19/10- Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasaglam oldugun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandir" dedi.
19/2- Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.
19/3- Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.
19/4- O şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçim sakalim agardi. Sana yaptigim dualarda (cevapsiz birakilarak) hiç mahrum olmadim."
19/5,6- "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarim(in isyankâr olmalarin)dan korkuyorum. Karim ise kisirdir. Bana kendi tarafindan; bana ve Yakub hanedanina varis olacak bir çocuk bagişla ve onu hoşnutluguna ulaşmiş bir kimse kil!"
19/7- (Allah şöyle dedi:) "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik."
19/8- Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?"
19/9- (Vahiy meleği) dedi ki: "Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: "Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım."
2/126- Hani İbrahim, "Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kil. Halkindan Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır" demişti. Allah da, "İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!" demişti.
2/127- Hani Ibrahim, Ismail ile birlikte evin (Kâbe'nin) temellerini yükseltiyor, "Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkiyla işitensin, hakkiyla bilensin" diyorlardı.
2/128- "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kil. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kil. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansin."
2/129- "Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."
2/200- Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anışla Allah'ı anın. İnsanlardan, "Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver" diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur.
2/201- Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabindan koru" diyenler de vardır.
2/250- (Tâlût'un askerleri) Câlût ve askerleriyle karşi karşiya gelince şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et."
2/285- Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."
2/286- Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."
20/113- İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve Allah'a karşi gelmekten sakinsinlar, yahut onlara bir uyari versin diye onda tehditleri teker teker siraladik.
20/114- Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur'an'ı okumakta acele etme. "Rabbim! İlmimi arttır" de.
20/25- Mûsâ dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver."
20/26- "İşimi bana kolaylaştır."
20/27- "Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."
20/28- "Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."
20/29- "Bana ailemden birini yardımcı yap,"
20/30- "Kardeşim Hârûn'u."
20/31- "Onunla gücümü artır."
20/32- "Onu işime ortak et."
20/33- "Seni çok tespih edelim diye",
20/34- "Seni çok zikredelim diye."
20/35- "Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin."
21/112- (Peygamber), "Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşi yardimi istenecek olan Rahmân'dır" dedi.
23/117- Kim, hakkında hiçbir delili olmadığı halde Allah ile birlikte başka bir ilaha taparsa, onun hesabı ancak Rabbi katındadır. Şüphesiz kâfirler asla kurtuluşa eremezler.
23/118- De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!"
23/26- (Nûh), "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi.
23/28- Sen ve beraberindeki kimseler gemiye bindiğiniz zaman: "Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah'a hamd olsun" de.
23/29- Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın."
23/38- "Bu, Allah'a karşi yalan uyduran bir kimseden başkasi degildir. Biz ona inanmayiz."
23/39- O peygamber, "Ey Rabbim! Yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi.
23/93,94- De ki: "Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma."
23/97- De ki: "Ey Rabbim! Şeytanlarin vesveselerinden sana siginirim."
23/98- "Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."
26/117- Nûh şöyle dedi: "Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı."
26/118- "Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
26/168- Lût şöyle dedi: "Şüphesiz ben sizin yaptiginiz bu çirkin işe kizanlardanim."
26/169- "Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar."
26/83- "Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasina kat."
26/84- "Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl."
26/85- "Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle."
26/86- "Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır."
26/87- "(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!"
26/88- "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"
26/89- "Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka."
27/18- Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi.
27/19- Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!"
28/15- Mûsâ halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı tarafından; kavga eden iki adam gördü. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Mûsâ da ona bir yumruk indirip onu öldürdü. Mûsâ, "Bu şeytanin işidir. O gerçekten apaçik bir saptirici düşmandir" dedi.
28/16- Mûsâ, "Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet" dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz o, çok bagişlayandir, çok merhamet edendir.
28/17- "Rabbim! Bana verdiğin nimetle asla suçlulara arka çıkmayacağım" dedi.
28/20- Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. "Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Şüphesiz ben sana öğüt verenlerdenim" dedi.
28/21- Mûsâ korku içinde etrafı gözetleyerek şehirden çıktı ve "Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar" dedi.
28/22- (Şehirden çikip) Medyen'e doğru yöneldiğinde, "Umarım Rabbim beni doğru yola iletir" dedi.
28/23- Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü. Bunların yanında da koyunlarını suya salmamak için uğraşan iki kız gördü. Mûsâ onlara, "(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?" dedi. Onlar, "Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır" dediler.
28/24- Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, "Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım" dedi.
29/30- (Lût) "Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşi bana yardim et" dedi.
3/15- De ki: "Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karşi gelmekten sakinanlar için Rableri katinda, içinden irmaklar akan, içinde ebedi kalacaklari cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah, kullarını hakkıyla görendir.
3/16,17- (Bunlar), "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru" diyenler,Sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir.
3/191- Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadin, seni eksikliklerden uzak tutariz. Bizi ateş azabindan koru" derler.
3/192- "Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardimcilari yoktur."
3/193- "Rabbimiz! Biz, 'Rabbinize iman edin' diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al."
3/194- "Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize vadettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, vadinden dönmezsin."
3/26- De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin."
3/27- "Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin."
3/35- Hani, İmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti.
3/38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin" dedi.
3/46- "O, beşikte de, yetişkin çaginda da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktir."
3/47- (Meryem), "Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamişken benim nasil çocugum olur?" dedi. Allah, "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir" dedi.
3/52- İsa onların inkarlarını sezince, "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler, "Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah'a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlariz" dediler.
3/53- "Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber'e uyduk. Artık bizi şahidlerle beraber yaz."
3/8- (Onlar şöyle yakarirlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin."
3/9- "Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkinda şüphe olmayan bir günde insanlari toplayacaksin. Şüphesiz Allah va'dinden dönmez.
34/18- Sebe' halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş-gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: "Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşin."
34/19- Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
37/100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla."
37/99- İbrahim şöyle dedi: "Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir."
38/34- Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık.4 Sonra tövbe edip bize yöneldi.
38/35- Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.
39/46- De ki: "Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin."
4/75- Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, "Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zâlim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
40/7- Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmiştir. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanlari bagişla ve onlari cehennem azâbindan koru."
40/8- "Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."
40/9- "Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır."
44/10- Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.
44/11- (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
44/12- İnsanlar, "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz" derler.
46/15- Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: "Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım."
5/114- Meryem oğlu İsa, "Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın" dedi.
5/24- Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaşın. Biz burada oturacağız."
5/25- Mûsa, "Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Artik bizimle, o yoldan çikmişlarin arasini ayir" dedi.
5/82- (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar oldugunu görürsün. Yine onlarin iman edenlere sevgi bakimindan en yakininin da "Biz hıristiyanlarız" diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.
5/83- Peygamber'e indirileni (Kur'an'ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. "Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi şahitlerle (Muhammed'in ümmeti) ile beraber yaz" derler.
59/10- Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bagişla. Kalplerimizde, iman edenlere karşi hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin."
60/4- İbrahim'de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. Yalniz Ibrahim'in, babasına, "Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" sözü başka. Onlar şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır."
60/5- "Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."
66/10- Allah, inkar edenlere, Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikahları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah'ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi.
66/11- Allah, iman edenlere ise, Firavun'un karısını örnek gösterdi. Hani o, "Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun'dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!" demişti.
66/8- Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.
66/9- Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
7/125- Dediler ki: "Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz."
7/126- "Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al."
7/151- (Mûsâ), "Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bagişla. Bizi kendi rahmetine sok. Sen merhametlilerin en merhametlisisin" dedi.
7/155- Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helak ederdin. Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mı edeceksin? Bu sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın" dedi.
7/156- "Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik." Allah şöyle dedi: "Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekatı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."
7/22- Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
7/23- Dediler ki: "Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."
7/47- Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman, "Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma" derler.
7/88- Şu'ayb'ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: "Ey Şuayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananlari memleketimizden çikaririz." Şuayb, "İstemesek de mi?" dedi.
7/89- "Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah'a karşi yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi olmadıkça sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın."
71/26- Nûh şöyle dedi: "Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!"
71/27- "Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kafir kimseler yetiştirirler."
71/28- "Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır."


 https://www.youtube.com/watch?v=vdHp4bhZ8Y8