İmanın şartları altı tanedir:
1)Allah’a iman
2)Meleklere iman
3)Kitaplara iman
4)Peygamberlere iman
5)Ahiret gününe iman
6)Kadere iman
Öldükten sonra dirilme haktır. Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki Muhammed (sav) O'nun kulu ve resulüdür.
30 Eylül 2019 Pazartesi
TEVBE SURESİ 24, AYETİ KERİME
Ben, derdimi ve derin kederimi yalnızca Allah'a arz ediyorum.
Yakup Aleyhisselam
Yakup Aleyhisselam
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
Türkmenistan'da Ruslar İslamiyetin yaşanmasını istemiyorlardı. Yerel halk ise alimsiz (alimler tutuklu), kitapsız (ilmihal ve Kur-an'ı Kerimler yakıldı). Fakat insanlarda iman güneşi sönmedi(torunlarında bile). Bunun sebebini Türkmenistanlı bir yazar şöyle açıklar:
O yıllarda gizlice Şah-ı Nakşibend'in (ks) mezarını ziyaret ederdik(binlerce kişi). Ondan yani ruhaniyetinden feyz alırdık. Bunun için bize kadar iman güneşi sönmedi.
O yıllarda gizlice Şah-ı Nakşibend'in (ks) mezarını ziyaret ederdik(binlerce kişi). Ondan yani ruhaniyetinden feyz alırdık. Bunun için bize kadar iman güneşi sönmedi.
MUHAMMED ESED
... Batılı Kur'an eleştirilerinde sık sık Kur'anda Allah'a yapılan atıflardaki tutarsızlığa değinilir. Genellikle tek ve aynı ifadede, Allah isminden "O", "Biz" veya "Ben" zamirine; "O'nun"zamirinden "Bizim" veya "Benim" zamirine; "O'na" zamirinden "Bize" veya "Bana" zamirine geçişler gibi... Onlar bu değişiklilerin tesadüfi olmadığının ve hatta şiirsel bir serbestlik olarak bile tanımlanamayacağının değiller. Gerçekte bunların maksatlı değişmeler olduğu açıktır. Allah'ın bir şahıs olmadığını ve bu sebeple fani varlıklar için kullanılan zamirlerle tanımlanamayacağını vurgulamak için kullanılan dilbilimi araçlardır.
KURAN MESAJI 1. CİLT/22
KURAN MESAJI 1. CİLT/22
CHRİSTİAN JACO
Hainlerde alçaklıklarını haklı göstermek için özel bir yetenek vardır.
Çöl Yasası/291
Çöl Yasası/291
BAB-I HÜZÜN / İMAM-I RABBANİ (KS)
HÜZÜN DALGASI ÇARPTIYSA
BİR İNSANIN YÜREĞİNE
YA MEVLASINI ÖZLEMİŞTİR YA DA
MEVLASI ONU! MEVLAYI ÖZLEYEN
GÖNÜL YA HÜZNÜ BEKLER YA DA
HÜZÜNDEDİR!
BELA, GAM VE KEDER
MEVLANIN SEVDİKLERİNE GÖSTERDİĞİ
KAMÇIDIR
VURDUKÇA KENDİNE ÇEKER
BİR İNSANIN YÜREĞİNE
YA MEVLASINI ÖZLEMİŞTİR YA DA
MEVLASI ONU! MEVLAYI ÖZLEYEN
GÖNÜL YA HÜZNÜ BEKLER YA DA
HÜZÜNDEDİR!
BELA, GAM VE KEDER
MEVLANIN SEVDİKLERİNE GÖSTERDİĞİ
KAMÇIDIR
VURDUKÇA KENDİNE ÇEKER
MUHYİDDİN İBN-İ ARABİ (KS)
Mücahede nefsi, bedeni meşakkatlere zorlamak ve her halükarda heva ve hevese muhalefet etmektir.
EBU SAİD EBUL HAYR (KS)
Bir söğüt ağacının altında bir müride şöyle diyordu:
Ey genç adam! Gördüğün bu ağaçta baş aşağı asılı vaziyette yetmiş üç kere Kur-an hatmettim.
Ey genç adam! Gördüğün bu ağaçta baş aşağı asılı vaziyette yetmiş üç kere Kur-an hatmettim.
EBU BEKR ŞİBLİ (KS)
Mücahedenin başında, uzun yıllar uyumamak için gözüne tuz sürdü. Denir ki gözünde yedi kat tuz vardı
HZ MEVLANA (KS)
İNSANLARIN ÇOĞU İNSAN YİYİCİDİR.
ONLARIN SELAM VERMELERİNE
PEK EMİN OLMA! HEPSİNİN DE
GÖNLÜ ŞEYTAN EVİDİR.İNSAN
ŞEYTANIN LAFINA PEK KULAK ASMA!
YER YÜZÜNDE TUZAK GÖR
EMNİYETLE YÜRÜME!
ONLARIN SELAM VERMELERİNE
PEK EMİN OLMA! HEPSİNİN DE
GÖNLÜ ŞEYTAN EVİDİR.İNSAN
ŞEYTANIN LAFINA PEK KULAK ASMA!
YER YÜZÜNDE TUZAK GÖR
EMNİYETLE YÜRÜME!
JEFFREY WEEKS
Bugün, insanların cinsellik konusunda bilgisiz olduklarının iddia edilebileceğini sanmıyorum.Bir bakıma birazda seksologlar sayesinde cinselliğin gerçekten de varlığımızın merkezine yerleştiğini kabul etmiş bulunuyoruz.
Sosyoloji/ Başlangıç okumaları/ Anthony Giddens 16. bölüm Beden ve Cinsellikten söz ettiğimizde ne demek istiyoruz?
Sosyoloji/ Başlangıç okumaları/ Anthony Giddens 16. bölüm Beden ve Cinsellikten söz ettiğimizde ne demek istiyoruz?
FRİTHJOF SCHLOON
Maneviyatın gayesi insan değil, Tanrı'dır. Belirli bir ahlak mutlakçılığın göz ardı ettiği şeyde işte bu olsa gerek.
MANEVİ PERSPEKTİFLER/209
MANEVİ PERSPEKTİFLER/209
EBU MÜSLİM HORASANİ
Onlar, şerrinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular.
Düşmanlarını kazanma için kendilerine yakın tuttular.
Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı,
Ancak uzak tuttukları dostları düşman oldu.
Herkes düşman safında toplanınca yıkılmalar mukadder oldu...
Düşmanlarını kazanma için kendilerine yakın tuttular.
Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı,
Ancak uzak tuttukları dostları düşman oldu.
Herkes düşman safında toplanınca yıkılmalar mukadder oldu...
TEVBE SURESİ 24. AYETİ KERİME
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”
İMAM-I RABBANİ (KS)
AŞK SARHOŞLARI İLE BULUN
MEY YOKSA DA, KOKUSU GEÇER
KOKU BULUNMAZSA EĞER
ONLARI GÖRMEKTE YETER...
MEY YOKSA DA, KOKUSU GEÇER
KOKU BULUNMAZSA EĞER
ONLARI GÖRMEKTE YETER...
HADİSİ KUTSİ
Ya Davud! Bana talip olan birini görürsen ,onun hadimi ola.
Mektubatı Rabbani 430, Mektup
Mektubatı Rabbani 430, Mektup
İMAMI RABBANİ
Belanın defi için dua edip af ve afiyet dilemek yerinde olur.
MEKTUBAT 3. CİLT 427. MEKTUP
MEKTUBAT 3. CİLT 427. MEKTUP
ARAF SURESİ 54. AYETİ KERİME
Şübhesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra (emri) arş üzerinde hükümrân olan Allahdır. Kendisini durmayıb koğalayan gündüze geceyi O bürüyüb örter. Güneşi, ayı, yıldızları — hepsi de emrine râm olarak — (yaratan O). Haberin olsun ki yaratmak da, emretmek de Ona mahsus. Âlemlerin Rabbi olan Allahın şânı ne kadar yücedir!
BAKARA SURESİ 221. AYETİ KERİMESİ
(Ey mü'minler) Allaha eş tanıyan kadınlarla (müşriklerle), onlar îmana gelinceye kadar, evlenmeyin. İman eden bir câriye, müşrik bir kadından — bu, sizin hoşunuza gitse de — elbet daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de, onlar îman edinceye kadar, (mü'min kadınları) nikahlamayın. Mü'min bir kul müşrikden — o, sizin hoşunuza gitse de — elbette hayırlıdır. Onlar sizi cehenneme çağırırlar, Allah ise, kendi iradesiyle, cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara âyetlerini apaçık söyler. Tâki iyice düşünüb ibret alsınlar.
KASAS SURESİ 88. AYETİ KERİMESİ
Allah ile birlikde diğer bir Tanrı daha (edinib) tapma (ona). Ondan başka hiç bir Tanrı yok. Onun zâtınden başka her şey helak olucudur. Hüküm Onundur ve siz ancak Ona döndürül (üb götürül) eceksiniz.
MÜZEMMİL SURESİ 8. AYETİ KERİMESİ
Rabbinin adını an. (İbâdetinde Ondan başka herşeyden kesilerek) yalnız Ona yönel.
SECDE SURESİ 5. AYETİ KERİMESİ
Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.
ZÜMER SURESİ 73. AYETİ KERİME
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.”
MÜLK SURESİ 1. AYETİ KERİME
(Bütün) mülk (ve hâkimiyet) elinde (tasarrufunda) olan (Allah) ne yücedir! Ve O, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
RUM SURESİ 7. AYETİ KERİME
Onlar dünya hayatının sadece görünen yüzünü kısmen bilirler; âhiret hakkında ise tamamen gaflet içindedirler.
FAKİRULLAH ZEKAİ EFENDİ
Ey aşık, ölürüm diye mi korkuyorsun, ölümüm ancak suretimin gözümden kalkmasıdır, iyi bak her surette görünen benim.
MEHMET AKİF ERSOY
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu helulayı da er geç silecektir
Rahmetle anılmaktır Ebediyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir
Günler şu helulayı da er geç silecektir
Rahmetle anılmaktır Ebediyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir
MEHMET AKİF ERSOY
Ey benim her taşı bir mabedi iman yurdum,
Seni er geç bana mutlaka verecek mabudum...
Seni er geç bana mutlaka verecek mabudum...
MEHMET AKİF ERSOY
Şühedası olmayan toprak er geç bölünür;
Mümkünse esareti kırmak, hürriyet görünür.
Mümkünse esareti kırmak, hürriyet görünür.
Tevfi Fikret
Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma, ne varsa doğrudur, doğruluk sapar sanma.
TEVFİK FİKRET
TEVFİK FİKRET
ATALAR SÖZÜ
Her musibet geçmişteki bir cinayetin neticesi, gelecekteki bir mükafaatın mukaddimesidir.
ALİYA İZZETBEGOVİÇ
İslam alemi çeşitlilik arz eden oldukça durağan bir dünya. Farklı fikirler, etkiler ve ilgilerle bölünmüş olan geniş kitleleri aynı yönde harekete geçirmek zor. Ancak süreç devam ediyor ve bunu Bosna trajedisi başlattı. Geleceği Yenilemek/ Aliya İZZETBEGOVİÇ
ALİYA İZZETBEGOVİÇ
Benim katkım olmaksızın dünyanın bir kısmı ebediyen eksik, bitmemiş, gerçekleşmemiş olarak kalacaktır. Bu sebeple sadece iman edemem , aynı zamanda faal olmak, eylemlerde bulunmak ve çalışmak zorundayım . Geleceği yenilemek/ Aliya İZZETBEGOVİÇ
TASAVVUF
Melamet; Hakk Sübhanehu ve Teala'nın hizmetinde iken halka aldırış etmemektir.
Şeyh'ül İslam
Şeyh'ül İslam
TASAVVUF
Yolcu (salik; yolunda, yolculuğunda-sulükünde) dört şeye muhtaç olur. Onu sevk ve idare edecek olan bilgi, ünsiyet edebileceği zikir, onu zaptu-rapt altına alacak takva ve kendisini taşıyacak olan yakini bilgidir.
Muhammed b. Mansur Tusi (ra)
Muhammed b. Mansur Tusi (ra)
29 Eylül 2019 Pazar
HARUN REŞİT VE BEHLÜL KS...
Hârûn Reşîd hacca gitti. Dönüşünde bir müddet Kûfe'de
istirahat etti. Sonra yola çıkacağı zaman herkes kendisini yolcu etmek için
sokağa döküldü. Behlül de çıkmıştı. Çocuklar onunla oynayıp eğleniyorlardı. Tam
o sırada Hârûn'un develer üzerinde muhteşem kâfilesi gözüktü. Çocuklar da Behlül'ü
bırakıp onun seyrine koyuldular. Tam Hârûn'un geldiği sırada Behlül yüksek
sesle:
"Ey Hârûn!" diye seslendi.
Hârûn, perdeyi kaldırarak:
"Buyur Behlül, ne istiyorsun?" dedi. Behlül:
"Ey Müminlerin Emîri! Eymen bin Nâil, Kudame bin Abdülâmir'den bize şöyle haber verdi ve dedi ki:
"Ben Resûl-i ekremi Arafat'tan dönüşte görmüştüm. Kızıl bir deveye binmişti. Yanında kimse dövülmediği gibi, kimse de kovulmazdı. "Yol verin, yol verin!" diyen münâdileri de yoktu. Sen de bu usûle riâyet eyle. Bilmiş ol ki; tevâzu ile yolculuk etmen, kibir ile seyâhatinden hayırlıdır."
Behlül Dânâ yine;
"Bağdât ve etrafını nûrlandırıp aydınlatacak hediyeler götürüyor musun?" dedi.
Halîfe;
"Bu hediyeler nasıl olur?" deyince,
Behlül hazretleri;
"İnsanlara Allahü teâlânın sevgisini, O'ndan korkmayı, onlara örnek olacak şekilde hâl ve hareketler, onlar hakkında temiz ve güzel düşüncelere sâhib olmak en güzel hediyedir." dedi.
Bunu dinleyen Hârûn Reşîd ağlayarak;
"Ey Behlül, biraz daha anlat!" dedi.
Behlül:
"Memleketinin bir köşesinde bir mazlum zulme uğrasa, sen memleketin diğer köşesinde bile olsan, Allahü teâlâ bunun hesâbını senden soracak. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Şüphesiz ki iyiler Naîm Cenneti'ndedir. Kötüler ise Cehennem'dedir." buyurdu (İnfitar sûresi: 13-14). Âhirette, Cennet veya Cehennem dışında gidilecek üçüncü bir yer yoktur. O hâlde hazırlığını buna göre yap." dedi.
Halîfe;
"Amellerimiz hakkında ne dersiniz?" diye sordu.
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâdan korkarak ve emrettiğine uygun olarak yapılan amel makbuldür." buyurdu.
Halîfe;
"Peygamber efendimizle, akrabâlık olarak yakınlığımız hakkında ne dersiniz?" diye sordu.
Behlül;
"Peygamber efendimize akrabâlıktan ziyâde, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir." dedi.
Halîfe;
"Peygamber efendimizin şefâatine kavuşabilecek miyiz?" deyince de,
Behlül;
"Onu Allahü teâlâ bilir." buyurdu.
Halîfe;
"Nasıl yaşayalım?" diye sordu.
Behlül;
"Allah'tan kork. Her hâlinde Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun." dedi.
Halîfe;
"Çok güzel söylüyorsun, şu hediyemi kabûl et." dedi.
Behlül hazretleri de;
"Onu kimden aldınsa ona ver. Dünyâdaki sâhipleri yakana yapışmadan önce, verenin yoluna harca. Bunu burada yap. Âhirete kalırsa onlara bir şey bulup veremezsin, râzı edemezsin." diye cevap verdi.
Parayı almayınca, Hârûn Reşîd;
"Para borcun varsa onu ödeyelim." dedi.
Behlül:
"Kûfe'de birçok ilim sâhipleri vardır. Borç ile borcun ödenmeyeceğinde ittifak etmişlerdir." dedi.
Hârûn Reşîd:
"Bâri ihtiyâcını temin edelim." deyince,
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâ senin Rabbin olduğu gibi, benim de Rabbim'dir. Seni hatırlayıp beni unutması muhâldir." buyurdu.
Hârûn Reşîd, bu sözleri işitince ağladı.
"Ey Hârûn!" diye seslendi.
Hârûn, perdeyi kaldırarak:
"Buyur Behlül, ne istiyorsun?" dedi. Behlül:
"Ey Müminlerin Emîri! Eymen bin Nâil, Kudame bin Abdülâmir'den bize şöyle haber verdi ve dedi ki:
"Ben Resûl-i ekremi Arafat'tan dönüşte görmüştüm. Kızıl bir deveye binmişti. Yanında kimse dövülmediği gibi, kimse de kovulmazdı. "Yol verin, yol verin!" diyen münâdileri de yoktu. Sen de bu usûle riâyet eyle. Bilmiş ol ki; tevâzu ile yolculuk etmen, kibir ile seyâhatinden hayırlıdır."
Behlül Dânâ yine;
"Bağdât ve etrafını nûrlandırıp aydınlatacak hediyeler götürüyor musun?" dedi.
Halîfe;
"Bu hediyeler nasıl olur?" deyince,
Behlül hazretleri;
"İnsanlara Allahü teâlânın sevgisini, O'ndan korkmayı, onlara örnek olacak şekilde hâl ve hareketler, onlar hakkında temiz ve güzel düşüncelere sâhib olmak en güzel hediyedir." dedi.
Bunu dinleyen Hârûn Reşîd ağlayarak;
"Ey Behlül, biraz daha anlat!" dedi.
Behlül:
"Memleketinin bir köşesinde bir mazlum zulme uğrasa, sen memleketin diğer köşesinde bile olsan, Allahü teâlâ bunun hesâbını senden soracak. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Şüphesiz ki iyiler Naîm Cenneti'ndedir. Kötüler ise Cehennem'dedir." buyurdu (İnfitar sûresi: 13-14). Âhirette, Cennet veya Cehennem dışında gidilecek üçüncü bir yer yoktur. O hâlde hazırlığını buna göre yap." dedi.
Halîfe;
"Amellerimiz hakkında ne dersiniz?" diye sordu.
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâdan korkarak ve emrettiğine uygun olarak yapılan amel makbuldür." buyurdu.
Halîfe;
"Peygamber efendimizle, akrabâlık olarak yakınlığımız hakkında ne dersiniz?" diye sordu.
Behlül;
"Peygamber efendimize akrabâlıktan ziyâde, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir." dedi.
Halîfe;
"Peygamber efendimizin şefâatine kavuşabilecek miyiz?" deyince de,
Behlül;
"Onu Allahü teâlâ bilir." buyurdu.
Halîfe;
"Nasıl yaşayalım?" diye sordu.
Behlül;
"Allah'tan kork. Her hâlinde Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun." dedi.
Halîfe;
"Çok güzel söylüyorsun, şu hediyemi kabûl et." dedi.
Behlül hazretleri de;
"Onu kimden aldınsa ona ver. Dünyâdaki sâhipleri yakana yapışmadan önce, verenin yoluna harca. Bunu burada yap. Âhirete kalırsa onlara bir şey bulup veremezsin, râzı edemezsin." diye cevap verdi.
Parayı almayınca, Hârûn Reşîd;
"Para borcun varsa onu ödeyelim." dedi.
Behlül:
"Kûfe'de birçok ilim sâhipleri vardır. Borç ile borcun ödenmeyeceğinde ittifak etmişlerdir." dedi.
Hârûn Reşîd:
"Bâri ihtiyâcını temin edelim." deyince,
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâ senin Rabbin olduğu gibi, benim de Rabbim'dir. Seni hatırlayıp beni unutması muhâldir." buyurdu.
Hârûn Reşîd, bu sözleri işitince ağladı.
CEMİL MERİÇ
(Bilinçsiz ilim, insan ruhunun düşmanıdır)
demiş, Rabelais.
Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır.
Kimse tarafsız değildir ve tarafsız bir sosyoloji de
yoktur.
CEMİL MERİÇ
KUR-AN'I KERİM
Kim ki, bu geçici hayatın [hazları]
peşinde koşmak isterse, bu istediğinden dilediğimiz kadar, gerekli gördüğümüz
kimseye hemen veririz; ama sonra onun payını cehennem kılarız ki oraya
kınanmış ve kovulmuş olarak katlanmak zorunda kalacaktır!
İsra18.ayet
HZ MEVLANA
Can çekişip duruyorsun, ölmeden
önce sana kurtuluş yok, o halde öl de kurtul. Nasıl ki yüz basamaklı
merdivenden iki ayak eksik olsa dama çıkamazsın. Yüz arşınlık ipte de biraz
eksik bulunsa kuyudan su çekemezsin.
Gemi, kaldırma gücünü aşan o son
yük de yüklenmeden batmaz. Ölmediğin için can çekişmen uzadı. Ey Taraz mumu
sabah olunca öl. Ama seni mezara sokan ölümle değil, nura ulaştıran, kemale
erdiren bir ölümle öl. Toprak altın kesilince nasıl topraklığından eser
kalmazsa böyle bir ölümle ölenin gamı da neşe ve ferahlığa döner. (6/28)
HZ MEVLANA
Mehmed Zahid KOTKU ks
Dünyanın bütün cevherleri, gönül
cevherlerinin zerresine feda olsun. Bütün cevherlerin hepsi fânidir, gönül
cevheri ise bakidir. Mehmed Zahid KOTKU ks
HADİS-İ ŞERİF (ÇOCUKLAR ARASINDA ADALET)
Enes (r.a.) şöyle dedi: Adamın
birisi Resulullah'la (s.a.v.) birlikte otururken erkek çocuğu çıkageldi. Adam
bu çocuğunu öptü ve kucağına oturttu, sonra da kız çocuğu geldi, onu da alıp
yanına oturttu. bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) adamı teşvik etmek için
"ikisi arasında adaletli davran" dedi, böyle söyleyerek, ikisi
arasında öpücüklerinde adaletli olmasını kastetti."
İsnadı hasen'dir. Bezzar,
Nu:2/387, İbn Adiy, Nu:4/239, Beyhaki, Şuap'ta, Nu:6/410
HADİS-İ ŞERİF (TAHNİK)
Ebu Musa (r.a.) şöyle dedi ki: Bir
çocuğum oldu, onu alıp Resulullah'a (s.a.v.) getirdim. İsmini İbrahim koydu,
çiğnediği hurmayı çocuğun damağına sürdü ve ona bereketle dua etti, sonra da
bebeği bana verdi. Bu Ebu Musa'nın en büyük çocuğuydu."
Buhari, Nu:10/478, Müslim,
Nu:2145
HADİS-İ ŞERİF (TAHNİK)
Aişe (r.a.) Resulullah'a (s.a.v.)
yeni doğan çocukların getirildiğini ve onlar için bereketle dua edip tahnik
yaptığını bildirdi."
Senedi sahih'tir. Ebu Davud,
Nu:5106, Müslim, Nu:2147
HADİS-İ ŞERİF (TAHNİK)
Esma b. Ebi Bekr dedi ki: Abdullah
b. Zübeyr'e Mekke'de hamile kalmıştım, Medine'ye gelip Kuba'ya yerleştim ve
burada doğurdum. Sonra bebekle Resulullah'ın (s.a.v.) yanına geldim, bebeği
alıp kucağına koydu, sonra bir hurma istedi, hurmayı alıp çiğnedi ve bebeğin
ağzına tükürdü. Bebeğin içine giren ilk şey Resulullah'ın (s.a.v.) tükürdüğü
oldu. Sonra tahnik yaptı (hurmayı damağına sürüp çocuğa dua etti) ve Allah
mübarek etsin dedi."
Buhari, Nu:7/195, Müslim,
Nu:2147
İmam Ca'fer-i Sâdık ks
Nefs-i
için seyr-ü sülük edene keramet verilir, Allah için seyr-ü sülük edene Allah
Teâlâ zâtını ikrâm eder.
İmam
Ca'fer-i Sâdık
Hz. Ali (r.a.)
Her ne ki seni rabbinden, rabbinin
sevgisinden ve zikrinden alıkoyar, uzaklaştırır işte o senin dünyandır."
Hz.
Ali (r.a.)
FATİH ÇITLAK
Derviş Allah'ın kapısında
herşeyini terk ederek fakrını fahr yani yoksulluğunu övünç kaynağı olarak
gören, böylece rıza kapısına erip oradan kendisine verilecek olanı sebatla ve
aynı zamanda muhabbetle bekleyen kişiye denir
FATİH
ÇITLAK
Abdülkadir Geylani
Rabbim, kendi
güzelliğinle Sen bütün aşıkları öldürdün. Sana
olan gönül arzusu hakkı için senin emrin altında bulunanlara merhamet ve şefkat
et! öyle gönüller ki, şevk ve istekle Sana
yönelip eriyorlar. Sana olan aşkları sebebiyle onlarda bir bakiyye kalmadı.Haberiniz olsun ey muhabbet
ehli! Şüphesiz ki Cenab-ı Hak seher vakti tecellî ederek şöyle seslenir:
"Tevbe eden kimse var mıdır? Onun tevbesini kabul edeyim! Günahının bağışlanmasını arzu eden bir kimse var mıdır?
onun bütün hatalarım bağışlayayım. Benden bir bağış isteyen var mıdır, ona
nîmet ve bağışlarım! bolca vereyim!"
Uyanık olun
ki, ruhlar kir ve pastan arınıp safileşince, olanca güzelliğiyle ışık saçar,
aydınlık verir; bir nice hallerde basma gelen dert ve musibetler eşit bir
doğrultuda ona çok kolay gelir. Hiç şüphe yok ki, o ruhların gözlerinden akan
yaşlann kokusu, manevî ufuklarda misk kokuşu neşreder. Onlar (fena aleminde)
bir takım ayrılıkların hasretine sabrettikleri için, yüksek mertebelerdeki
vuslata hak kazanmışlardır. Yine onların sözlerinin ve haberlerinin sıhhati
dostlar tabakasında sened ve rivayet kabul
edilir. Onlar sualsiz uçup gittiler; ihtiyaçtan yerine getirilir. Sevgi
hediyesi, apaçık sabahlamıştır. Artık ,onun için güzel kafiyeler neredesiniz?
Onların akidesi, Hanefî, Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerinin usulü üzere
idi.
Abdülkadir Geylani
Füyüzat-ı Rabbaniye
Hz. Mevlânâ ks
üzüm sarhoşluğu değil bizim
sarhoşluğumuz, bizim sarhoşluğumuzun sonu yok' Hz. Mevlânâ ks
MOLLA AHMED CİZİRİ
'insanın
en yakınındaki kafir, nefsidir, dolayısıyla asıl savaş nefsle yapılandır' der,
'dolayısıyla fetih, nefsin kapılarının açılmasıdır
MOLLA
AHMED CİZİRİ
KUR-AN'I KERİM
Onlardan öncekilerde Peygamberlerine karşı hileler
kurmuşlardı.Derken Allah’ın emri ,onların binalarına temelinden erişti de
tavanları tepelerine göçtü.Böylece azap, onlara hiç farkına varmadıkları bir
taraftan geliverdi.
NAHL/26
MEHMET AKİF ERSOY
CEHENNEMDE OLSA GELEN
GÖĞSÜMÜZDE SÖNDÜRÜRÜZ
BU YOL Kİ HAK YOLUDUR
DÖNMEK BİLMEYİZ YÜRÜRÜZ.
MEHMET AKİF ERSOY
Muhyiddin-i ibn-i Arabi (ks)
“Sadakaların en büyüğü¸ insanın benliğini¸ nefsini tasadduk
etmesidir.”
Muhyiddini ibn i arabi
MEHMET AKİF
YA AÇAR NAZM-I CELİL’İN BAKARIZ YAPRAĞINA
YAHUT ÜFLER GECERİZ BİR ÖLÜNÜN TOPRAĞINA
İNMEMİŞTİR HELE KUR-AN BUNU HAKKIYLE BİLİN
NE MEZARLIKTA OKUNMAK, NEDE FAL BAKMAK İÇİNMEHMET AKİF
SEYYİT ABDÜLHAKİM-İ ARVASİ
Allah’a malik olan
neden mahrumdur?
Allah’tan mahrum olan
neye malik?
SEYYİT
ABDÜLHAKİM-İ ARVASİ
NECİP FAZIL
DÜŞMANDAN KURTULMAKTAN
DAHA
MÜHİM BİR ŞEY VARDIR, O DA
KURTARICILARDAN KURTULMAKTIR.
NECİP FAZIL
MEHMET AKİF ERSOY
BUDUR CİHANDA BENİM EN BEĞENDİĞİM MESLEK
SÖZÜN ODUN GİBİ OLSUN AMA HAKİKAT OLSUN TEK.
MEHMET AKİF ERSOY
NECİP FAZIL
BİR AKIL GELECEK Kİ ,
AKILLAR DELİRECEK;
BİR DEVRİM EVVELA
DEVRİMİ DEVİRECEK.
NECİP FAZIL
MOUNTAİN
İnsanı öldürmek için gün ışığında, geniş meydanlar ararız ama
onu meydana getirmek için karanlık köşelere çekiliriz.
MOUNTAİN
NECİP FAZIL
O dem ki, perdeler kalkar ,
Perdeler
iner
Azrail’e hoş geldin diye bilmekte
Hüner.
NECİP FAZIL
MEHMED AKİF ERSOY
Zulmü alkışlayamam , zalimi asla sevemem ,
Gelenin keyfi için geçmişi
kalkıp sövemem.
BÜYÜK MÜTEFEKKİR MEHMED AKİF
SEYYİD ABDÜLHAKİM-İ ARVASİ
Tek vakit namazımı kaçırmaktansa , bin kere ölmeyi tercih
ederim.
SEYYİD
ABDÜLHAKİM-İ ARVASİ
HADİS-İ ŞERİF
Size en kolay ve bedene en hafif ibadeti söyleyeyim mi?
Susmak , az konuşmak ve güzel ibadettir.
HADİS-İ
ŞERİF
ROGER GARAUDY
Önemli olan, bir adamın imanı hakkında neler söylediği değil,
aksine bu imanın o adama ne yaptığı, ne hale getirdiğidir.
ROGER GARAUDY
HADİS-İ ŞERİF
Ümmetim adına korktuğum şey; göbek iriliği, uyku düşkünlüğü
ve tembelliktir.
HADİSİ
ŞERİF
İMAM-I GAZALİ
Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler;
Babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını;
Onların içmesiyle susuzluklarının gideceğini;
Onların okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzer.
İMAM-I
GAZALİ
Necip Fazıl
Güzel Allah’ım! Senden ne gelecekse gelsin ;
Sen ki Rahmetinle de Kahrınla da güzelsin.
NECİP FAZIL
Kur-an'ı Kerim
Nice memleketler var ki
Biz onları helak ettik.Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat
ederken geldi.
A’RAF /4
28 Eylül 2019 Cumartesi
Kur-an'ı Kerim
Onlar başlarına bir
musibet geldiği zaman “Kuşkusuz biz
Allah’a aitiz ve elbette O’na döneceğiz.”derler.
BAKARA/156
26 Eylül 2019 Perşembe
https://beyinsizler.net/80-milyon-insani-oldurebilecek-bir-salgin-tehdidi-ile-karsi-karsiyayiz/
İnsanlar ortak değerler üzerinde anlaşamadığı sürece bu tip afetler. Savaşlar katliamlar var olup devam edecek ... Sağlık örgütü bu kadar bilgi sahibiyse neden aşı üretmiyor ayrıca!!!
İnsanlar ortak değerler üzerinde anlaşamadığı sürece bu tip afetler. Savaşlar katliamlar var olup devam edecek ... Sağlık örgütü bu kadar bilgi sahibiyse neden aşı üretmiyor ayrıca!!!
NABİ
"Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim
Keştisi yok,kenaresi yok,nahudası yok..."
Öyle bir gam denizinde yüzüyoruz ki,gemi parçalanmış,sahil görünmüyor,kaptan boğulmuş...
Nabi
Keştisi yok,kenaresi yok,nahudası yok..."
Öyle bir gam denizinde yüzüyoruz ki,gemi parçalanmış,sahil görünmüyor,kaptan boğulmuş...
Nabi
Çocuk Terbiyesi
Adamın biri Abdullah b. Mübarek’e (r.a) gelerek
çocuğundan şikayet etti.
Abdullah b. Mübarek:
“Çocuğuna hiç beddua ettin mi?” diye sordu.
Adam: “Evet, ettim.” deyince,
Abdullah b. Mübarek (r.a):
“Çocuğunun ahlakını sen bozmuşsun.” dedi.
Abdullah b. Mübarek:
“Çocuğuna hiç beddua ettin mi?” diye sordu.
Adam: “Evet, ettim.” deyince,
Abdullah b. Mübarek (r.a):
“Çocuğunun ahlakını sen bozmuşsun.” dedi.
GAZEL
(Beni
Candan Usandırdı)
Beni
candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı |
Fuzuli Hazretleri
|
Tasavvuf
”Ey insan! Haddini bil.
Ticaret ehli değilsen dükkan açma. Hal ehli değilsen ağzını açma. Büyüklerin olduğu mecliste ahkam kesme. Körler
çarşısında ayna satma. Ehil olamıyorsan bari edepli ol...
Hz. Pir Mevlana ks...
Tasavvuf
Musikinin
ritminde BİR SIR saklıdır.....
Eğer onu ifşa etseydim; her şey alt-üst olurdu.....
Hz. Pir Mevlana (k.s.)
Eğer onu ifşa etseydim; her şey alt-üst olurdu.....
Hz. Pir Mevlana (k.s.)
Kur-an'ı Kerim
“Rabbinin ismini sabah ve aksam
zikret habibim. Allah'ın (cc) zikrine bütün vakitlerde devam et .”
(Insan / 25)
İhya-u Ulumiddin
Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) şöyle buyurmuştur.:
Mü´min kulun salih bir meclisi, iki milyon kötü meclisinin keffâret! olur.
Mü´min kulun salih bir meclisi, iki milyon kötü meclisinin keffâret! olur.
Kitabül Zühd
Salim,
Mesrûk'un şöyle dediğini haber verir:
"Kişinin kalbi Allah'ı zikrettiği müddetçe çarşıda bile olsa namazda sayılır."
"Kişinin kalbi Allah'ı zikrettiği müddetçe çarşıda bile olsa namazda sayılır."
Kitabül Zühd
Herim b. Hayyân el-Abdî der ki:
"Üveys el-Karanî'yi görmek için Basra'dan Kûfe'ye gittim. Günlerce kaldım,
onu görmedim. Son derece sıcak bir günde öğle vakti Fırat'ın kenarına indim,
bir de baktım. Bir adam, saçı sakalı karışmış çok garib görüntüsü vardı.
Üzerinde peştemal ve ridâ olmak üzere iki parça elbise vardı. 'Acaba o mu,
dedim?' yanına vardım. Başına dikildim. Baktı ve 'Rabbimizi teşbih ederiz. Onun
va'di mutlaka yerine getirilir* dedikten sonra: 'Seni bana kim gönderdi?' diye
sordu. Ben de 'Allah' dedim. Sonra elimi uzattım. Her nedense kendisi elini
vermedi. Ben ağlamaya başladım. Hâlimi görünce: 'Ey Herim b. Hayyân, nasılsın
kardeşim?' dedi. Ben: 'Allah haynnı versin, benim Herim b. Hayyân olduğumu
nereden bildin? Oysa biz hiç görüşmedik' dedim. O: 'Nefsim senin nefsini
tanıyor' dedi. Sonra elimden tutarak ağlamaya başladı. Ben de beraber ağladım.
Sonra şöyle dedi: 'Ey Herim b. Hayyân, baban Adem (as) öldü, Nûh (as), Allah'ın
dostu İbrahim (as), Mûsâ (as), hep öldüler. Ey Herim, Muhammed (sav) de Öldü.
Müslümanların halifesi Ebû Bekr ve dostum olan Ömer (ra) de öldü.' Dedim ki:
'Allah hayrını versin Ömer daha ölmedi.' —Hz. Ömer'in hilâfetinin sonları idi—
Dedi ki: 'Eğer anlarsan ben de sen de ölüyüz. Ey Herem, baban Öldü; ya ateşte
ya cennettedir.' Daha sonra kendisine: 'Resûlullah'tan (sav) işittiğin bir
hadis söyle' dedim. Bana: 'Ben Resûlullah'tan birşeyler işitmedim, fakat ondan
işitenden işittim' dedi. 'Öyleyse bu işittiklerini anlat' dedim. Bana şöyle
dedi: 'Ben kendi nefsime yeni bir kapı açmak istemiyorum kadı, müfti ya da
muhaddis olmak istemiyorum. Nefsimin yeteri kadar meşgalesi vardır zaten.' 'Öyleyse
Kur'andan birkaç âyet oku' dedim. Şöyle dedi: 'Rabbimin sözleri en doğru
sözlerdir. En faziletli kelam Onun kelamıdır. En sağlam sözler Onundur.' Sonra
eûzu besmele çekerek Duhan sûresinin ilk kırk iki âyetini okudu. Bitirir
bitirmez de bir çığlık attı ve bayıldı. Ben öldü sandım. Sonra uyandı ve 'Ey
kardeşim, ben zâten üzüntülüyüm. Tek başıma yaşamayı daha çok seviyorum. Bana
bir şey sorma' dedi. Ben: 'Bana dua et' dedim. Şöyle dua etti: 'Allahım, bu
kardeşim Senin rızân için beni ziyaret ettiğini ve beni sevdiğini söylüyor;
onun işlerini düzelt ve cennetine girdir.' Sonra yola koyulduk. İkimiz de
ağlıyorduk. Ayrıldık rüyada hariç bir daha da görüşemedik."
2022
Kitabül Zühd
Useyr b. Câbir şöyle demiştir:
"Yemen'den heyetler geldikçe Hz. Ömer onlara: İçinizde Üveys b. Âmir
el-Karanî var mı?' diye sorardı. Nihayet bir gün ona denk geldi. Ona: 'Sen Üveys
b. Âmir misin?' dedi. O: 'Evet' karşılığını verdi. Ömer: Teki sen Murâd ve Karn
kabilelerinden misin?' dedi. O: 'Evet' cevabını verdi. Ömer: 'Sen hiç alaca
hastalığına tutuldun da dirhem miktarı yer dışında şifâyâb oldun mu?' diye
sordu. O yine: 'Evet' dedi. Bunun üzerine Ömer: 'Resûlullah (sav)ın şöyle
dediğini işittim: "Size Yemen heyetleri içinde Murâd ve Karn
kabilelerinden olan Üveys el-Karanî isminde biri gelecektir. Alaca hastalığına
mübtelâ olmuş; ancak dirhem miktarı yer dışında şifâyâb olmuştur. Kendisinin
çok hürmet ettiği bir annesi vardır. Üveys bir konuda şöyle olacak diye dua
etse Allah onu sözünde doğru çıkartır. Eğer kendin için istiğfar
diletebilirsen bunu yap. Hz. Ömer devamla: 'Bizim için
istiğfar dile' dedi ve ona: 'Ne tarafa gidiyorsun?' diye sordu. 'Kûfe'ye'
cevabını verdi. Ömer: 'Senin için Küfe valisine bir mektup yazayım mı?' dedi.
Üveys: 'Halkın arasında olmayı tercih ederim' karşılığını verdi." (Ravi
diyor ki:) "Ertesi sene, Kûfe'nin ileri gelenlerinden bir zat hacca geldi
ve Ömer'le karşılaştı. Ömer ona Üveys'i sordu. Adam: Yoksul ve muhtaç bir
vaziyette' dedi. Ömer de ona Resûlullah'm (sav) yukarıda geçen sözlerini nakletti.
Adam Kûfe'ye döner dönmez Üveys'in yanına gitti ve 'Benim için istiğfarda
bulunur musun?' dedi. Üveys: 'Sen daha yeni hayırlı bir yolculuktan döndün,
asıl sen benim için istiğfar dile' dedi ve Ömer'le karşılaşıp karşılaşmadığını
sordu. Adam, 'Evet' deyince onun için istiğfarda bulundu. İnsanlar durumu
sezince yüzünü dönüp gitti." (Ravi diyor ki:) "Üzerinde bürd denilen
bir elbise vardı. Onu görenler: 'Üveys bunu nereden bulmuş?' diyorlardı."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
https://www.youtube.com/watch?v=vdHp4bhZ8Y8
-
NAAT Seccaden kumlardı... Devirlerden, diyarlardan Gelip göklerde buluşan Ezanların vardı! Mescit mü’min, minber mü’min... T...
-
SURELERİN FAZİLETİ HAKKINDA HADÎS-İ ŞERİFLER Levh-i Mahfuz’a ilk yazılan, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM’dir. Eve girerken Besmele çekilirse, ...
-
Hârûn Reşîd hacca gitti. Dönüşünde bir müddet Kûfe'de istirahat etti. Sonra yola çıkacağı zaman herkes kendisini yolcu etmek için soka...