MUHİBBÎ
Nûr-i âlemsin bugün hem dahî mahbûb-i Hudâ
Eyleme âşıkların bir lahza kapından cüdâ
Gitmesin nâm-ı şerîfin bu dilimden dem-be-dem
Dertli gönlüme devâdır cân bulur ondan safâ
Umarım her bir adın başka şefâ’at eyleye
Ahmed ü Mahmûd Ebü’l-Kâsım Muhammed Mustafâ
Çünki denildi ona “Ve’ş-Şems” dahi “Ve’d-Duhâ”
Rûyuna alnına mihr ü mâhı benzetsem n’ola
Bu libâs u hây hûy u tantana nedir dilâ
Eğnine hil’at yeterken bir palâs u bir abâ
Cürm ü isyânım bir birundur gerçi hadden serverâ
Sen şefâ’at kânısın geldim sana şefkat uma
Bu Muhibbî tövbe eyler tövbesin eyle kabûl
Fitne-i şeytândan sakla onu yâ Rabbenâ
Nûr-i âlem: Âlemin nuru
Mahbûb-i Hudâ: Allah’ın sevgilisi, (Hidayet edenin
sevgilisi)
Lahza: An
Cüdâ: Ayrılık, ölüm
Nâm-ı şerîfin: Şerefli ünün
Dem-be-dem: An be an
Şefâ’at: Araya girme, ricâcı olma. Âhirette
Peygamberimizin bazı müminler için ricâcı olması
Ve’ş-şems: Güneşe andolsun
Ve’d-duha: Kuşluk vaktine andolsun
Rûy: Yüz
Mihr ü mâh: Güneş ve ay
Libâs: Giyilecek şey, elbise
Dilâ: Gönül
Hil’at: Yüksek makamdaki zatların beğendiği
kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise, kaftan
Palâs: Eski ve basit kıyafet
Abâ: Giysi
Cürüm: Suç, günah
Birun: Fazla, dışarı
Had: Sınır
Serverâ: Baştan arkaya
Kân: Kaynak
Rabbenâ: Rabbimiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder