اَلْحَمْدُ لِلَّهِ
رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ وَنَبِيِّنَا
مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ.
إِلٰهَنَا أَنْتَ قُلْتَ وَقَوْلُكَ حَقٌّ "وَإِذَا
سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ" وَهَا
نَحْنُ عَبِيدُكَ الضُّعَفَاءُ ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَاعْْتَرَفْنَا
بِذُنُوبِنَا وَنَتُوبُ إِلَيْكَ مِنْ كُلِّ أَعْمَالٍ لاَ تُحِبُّ وَلاَ تَرْضَى
مَحِّصْ ذُنُوبَنَا بِاسْمِكَ الْغَفَّارِ وَامْحُ أَسْمَائَنَا مِنْ دِيوَانِ
اْلأَشْقِيَاءِ وَاكْتُبْهَا فِي دِيوَانِ اْلأَبْرَارِ وَالْمُقَرَّبِينَ
وَنَسْأَلُكَ أَنْ تَسْقِيَنَا مِنْ شُرْبَةٍ مِنْ شَرَابِ أَهْلِ مَوَدَّتِكَ مِنْ
أَوْلِيَائِكَ، ذٰلِكَ بِأَنَّكَ مَوْلاَنَا
وَنِعْمَ أَنْتَ الْوَلِيُّ وَلاَ تُخْزِنَا بَعْدَمَا تَوَجَّهْنَا إِلَيْكَ.
وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى
مَنْ أَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ أَكْمَلَ الصَّلَوَاتِ وَأَتَمَّ
التَّسْلِيمَاتِ مِلْءَ اْلأَرْضِ وَمِلْءَ السَّمٰوَاتِ وَعَلَى آلِهِ
وَأَصْحَابِهِ حَمَلَةِ الْمُحْكَمَاتِ وَالْمُسَلَّمَاتِ.
***
Yüceler Yücesi Rabbimiz’e sonsuz hamd ve şükür, Efendiler
Efendisi Peygamberimiz’e, diğer enbiyâ-ı izâma, ehl-i beyte, sahabe-i güzîne ve
Hakk’ın bütün sâlih kullarına zerrât-ı kâinat adedince salât ü selam ediyor,
başta ülkemiz fertleri ve topyekün inananlar olmak üzere bütün insanlığı en
kısa zamanda zulüm, tecavüz, açlık, yoksulluk gibi elem verici dertlerden
arındıracağına ve dünyanın çehresine insanca yaşama, sulh, esenlik, emniyet,
adalet, hürriyet boyalarını bir kez daha çalacağına katiyen inandığımız
Rabbimiz’e el açıp yürekten ve ızdırar diliyle bir kere daha “Amin!” diyoruz:
Ya Rabbelâlemîn! “Kullarım Benden bir şey dileyecek
olurlarsa Ben onlara yakınlardan daha yakınım ve dualarına mutlaka icabet
ederim” buyuran Sensin ve Senin buyruklarının hak ve hakîkat olduğu hususunda
asla şüphe edilemez. İşte zayıf ve aciz kulların olarak yüce huzuruna baş
koyduk; kendimize zulmettiğimizi ve daha başka günahlarımızı itiraf ediyor ve
“Tevbeler olsun ya Rabbi! Tevbeler olsun!” diyoruz. Evet, Senin hoşnut
olmadığın ne kadar çok günaha bulaşmışsak hepsi için bağışlanma diliyor, bunun
için de yüce dergahına iltica ediyoruz. Gaffâr ism-i cemîlinin hakkı için, ne
olur, günahlarımızı ört ve bizi onların kirinden, isinden, pasından, tozundan,
dumanından arındırarak zâhir ve bâtın latîfeleri dupduru insanlar haline getir!
Şayet kusur, hata, günah ve isyanlarımızdan dolayı isimlerimiz şakîler
defterine kaydolmuşsa, ne olur bahtına düştük, ismimizi oradan kaldır ve
iyilerin, makbul ve mukarreb kulların isimlerinin kayıtlı olduğu kütüğe yazdır!.
Ey merhametine, şefkatine, keremine, ihsan ve lütuflarına
nihayet olmayan Rahmet Sultanı Rabbimiz! Senden, bize de, dostlarına bulunduğun
gibi muamele etmeni diliyor, hoşnutluğunun şerbetiyle bizi de ferahlandırmanı
dileniyoruz.
Rabbimiz! Haddimizi aşarak bütün bunları Senden isteme
cür’etinde bulunuyoruz, zira gidecek başka hiçbir kapımız yok ve Sen de bizim yegane
Mevlâmızsın! Hem ne güzel Mevlâ ve ne güzel Dostsun! Ne olur, eksik gedik de
olsa teveccühlerimizi kabul buyur; ar ve utanç sebebi olabilecek durumlara
düşmemize müsaade etme!
Rabbimiz! Salât ü selâmla başladığımız duamızı yine salât
ü selâmla nihayetlendiriyor, âlemlere rahmet vesilesi olarak gönderdiğin En
Büyük Elçi’ne, İslam’ın bize kadar gelmesinin en önemli vesileleri olan Hâne-i
Saadet’in güzide sâkinlerine, sahabe nesline, en mükemmel ve en kuşatıcı salât
ü selâmlarla yerler ve gökler dolusu salât ü selâm ediyor ve başta Efendimiz
olmak üzere onların yüzü suyu hürmetine dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.
Bizi lütfen ve keremen huzurundan boş geri çevirme!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder