إِلٰهِي غَلَّقَتِ الْمُلُوكُ
أَبْوَابَهَا، وَبَابُكَ مَفْتُوحٌ لِلسَّائِلِينَ * إِلٰهِي غَارَتِ النُّجُومُ،
وَنَامَتِ الْعُيُونُ، وَأَنْتَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ، اَلَّذِي ﴿لاَ تَأْخُذُهُ
سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ﴾ إِلٰهِي فُرِشَتِ الْفُرُشُ وَخَلَا كُلُّ حَبِيبٍ بِحَبِيبِهِ،
وَأَنْتَ حَبِيبُ الْمُجْتَهِدِينَ، وَأَنِيسُ الْمُسْتَوْحِشِينَ * إِلٰهِي إِنْ
طَرَدْتَنِي عَنْ بَابِكَ فَإِلَى بَابِ مَنْ أَلْتَجِي * إِلٰهِي إِنْ
قَطَعْتَنِي عَنْ جَنَابِكَ فَجَنَابُ مَنْ أَرتَجِي * إِلٰهِي إِنْ عَذَّبْتَنِي
فَإِنِّي مُسْتَحِقٌّ لِلْعَذَابِ وَالنِّقَمِ، وَإِنْ عَفَوْتَنِي فَأَنْتَ
أَهْلُ الْجُودِ وَالْكَرَمِ * يَا سَيِّدِي لَكَ أَخْلَصَ الْعَارِفُونَ،
وَبِفَضْلِكَ نَجَا الصَّالِحُونَ، وَبِغُفْرَانِكَ أَنَابَ الْمُقَصِّرُونَ، يَا
جَمِيلَ الْعَفْوِ أَذِقْنِي بَرْدَ عَفْوِكَ وَحَلَاوَةَ مَعْرِفَتِكَ، وَإِنْ
لَمْ أَكُنْ لِذٰلِكَ أَهْلًا، فَإِنَّكَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ
الْمَغْفِرَةِ.
Ey Yücelerden Yüce Rabbim! Bütün mal ve mansıp
sahipleri kapılarını sürmelediler. Sen’in yüce dergahının kapısı ise asla
kapanmaz ve dilekte bulunanlara her zaman açıktır.
Ya Rabbî, Ya İlahî! Yıldızlar gaybûbet âlemine, gözler
de uykuya daldılar. Sen ise, ey Rabbim, Hayy’sın, Kayyûm’sun; uykudan,
uyuklamadan sonsuz defa münezzeh ve müberrâsın.
Ya Rab! Gece, karanlığıyla mevcûdâtın üzerini örtünce
döşekler de seriliverdi ve sevenler sevdikleriyle başbaşa kaldılar. Sen, Sen’in
yolunda, Sana ulaşma istikametinde cehd ü gayret içinde bulunanların biricik
sevgilisi, (benim gibi) yalnızlık gurbetine maruz kalanların da yegane
enîsisin!
Ya İlâhî! Ulu dergâhına sığınan bu kimsesiz kulunu
kapından kovacak olursan ben gidip hangi kapıya iltica edebilirim ki! İlâhî!
Yakınlığından mahrum edersen beni, o zaman ben kimin yakınlığını umabilirim ki!
İlâhî! Şayet Sen bana azap etmeyi murad buyurursan, ben biliyorum ki,
cezalandırılmaya fazlasıyla müstehakım! Fakat affınla sarıp sarmalarsan, o da
Sen’in lütfun ve keremindir.
Ya Seyyidî, ya İlâhî! Marifet erbabı kulların Sen’i
bulduklarında Sen’den başka ne varsa hepsinden yüz çevirmişlerdir. Salih
kulların Sen’in fazlınla necâta ermişlerdir. Taksîratı pek çok günahkarlar da
“Tevbe, ya Rabbi!” deyip yine Senin kapına yönelmişlerdir.
Ey affı güzel Rabbim! Ne olur, affının serinliğini ve
marifetinin halâvetini benim ruhuma da duyur ve beni onlarla doyur! Her ne kadar
ben bunlara lâyık olmasam bile, haşyetle
önünde iki büklüm olup ikâbından sakınılmaya lâyık olan da, mücrimlerin
günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız Sen’sin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder